13 Mart 2024 Çarşamba

VIII.


Bakmadık ardımıza, haklı çıkmak istemedik.
Öldü gece.
Karnını birkaç kez bıçakladılar önce.
Ardından bir yığın dolusu tekme, küfür kıyamet derken,
Bir mezar kazdılar yüreğimizin yanına,
Gözlerimizi açamadık.
Ben bir sığıntı gibi terminallerde ağlıyordum kuşkusuz,
Sense saklanıyordun gözyaşlarının getirdiği karanlıktan.

Ağır bir sükut oturuyor içimde.
Kalbim dışında kimse çıtını çıkarmıyor.
Kulaklarımda moloz yıkıntısı.
Ruhumun dahi bilmediği en derin kuyudaysa senin fısıltın...
Gözüm döndüğünce yıkıp geçiyorum mimarileri.
Olabildiğince ölü, anlaşılamadığımca da canlı.
Akıp duruyorum ayaklarına, atlatıyorsun.
Kalbinde bir sızıyla karışıyorsun hayata.
Gözlerin benimle aynı dili konuşmuyor.
Neredesin?
Hangi kuyuya düştün, ne denli yücesin bulutlardan?

Kan içindeydi gece, yüzüne dahi bakamıyorduk.
Sokaklarca ağıt yakarak söndü biz uğruna.
Öksürerek yok saydık, devam ettik.
Birkaç hatıra sonra herkes aynı ceset olarak kalkıyordu yatağından.
Adım adım yaklaşan ecel, benim mi kapımı çalacak önce?
Bir öfke var içimde ve korku sinsice geçirdi dişlerini boynuma.
Görmüyor musun?
Bir yemin ettin mi ettin yalnızlığına?
Dönmek istemeyeceğin yollar mı aşıyorsun?
Kum tanelerini, çakıl taşlarını,
Yoksa senin de mi ayakların tanıyor?
Neden?

Uslanmaz bir çocuk gibi bekliyorum.
Göreceğim gün doğumu umurumda değil,
Işıtamaz beni.
Yoksun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder