Hükümetim kanıyor,
Ve göğsü en ağır utancı taşıyor..
Gözyaşlarından tanıyorum,
Kaburga kemiklerinden duyulur çığlığı mazinin.
Merhamet gösterin insanlığın ardından yarım kalanlar.
Ellerinde meşalelerle geliyorlar.
Her sevilmemiş kalpte aynı ateş.
Koru anlatıyor yüreğime tüm bu hikayeyi.
Onu görüyorum,
Yüzünde hiçbir duygu olmadan izliyor beni bir perde arasından.
Şiddete başvuruyor gece.
Nice bağırışlar da cabası...
Öldürüyorum, öldürüyor.
Ve yaşatıyorum ancak kimi?
Hangi yaşanmaz kılanı?
Hayatın yolları saklanıyor gözlerime.
Geceye saklanıp uykuyu anıyorum.
Ve bitkin düşen cesetler,
Ağızlarının suyu akan,
Öfke dolu melekler...
Lakin o,
O ise birkaç kül, iki gözyaşı uzağımda.
Arkasından takip etmiş yıldırımlar.
Sükutuma saldırıyorlar.
Aklımdan alıyor şüpheyi.
Evet, evet sen,
Aşkı izlerken sen,
Sana sesleniyorum, tüm kudretinle karşımdasın.
Dokunuşuna hasretim, yaratamıyorum.
Varsam yoksun, yoksan varım.
Hangi sağduyumun intiharısın?
Sana sonsuzluğu vermemi,
Adını anmamı,
Bilgeliğini yazmamı beklemeden,
Bahşet arınışı.
Hak etmiyorsun çünkü, belki de ediyorsun ancak,
Henüz doğurmadın beni.
İlk günden beri beni izliyorsun,
Gecelerimin ağzını elinle kapatıyorsun.
Gözlerinin içine bakıyorum.
Önceden büyük sözlerim vardı.
Nefes kesen hikayeler saklardım kavanozlarda.
Zamanın küfü ele geçirdi hepsini.
Düştüğüm cehennemin kapıları açık.
Hiçbir vakit de kapanmadı.
Bile isteye kaldım esasen.
Evimin neresi olduğunu unuttum.
Sevgimin ne olduğunu unuttum.
Sabrın ve acının kudretine karşı çıktım.
Sözlerime karşılık başını sallıyorsun.
Köprüde sallanan bedenim ne olacak?
Saygıyla ağlıyorum karşında.
Korku.
Saygıyla ağlıyorum sana.
Nefret.
Kalbim yol boyunca ufalıyor.
Korku.
Sigaramı sana yakacağım.
Saygı.
Rüzgar kaldırsın gözündekini.
Sevgi.
Görebileyim ardını perdenin, görebileyim seni.
Ne olursun,
Sen anla beni.
Hissettir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder