Sağlam değildir sözlerim, birkaç kırıntı yeterdi olmaya.
Ansızın gece çöktüğünde ruhuma,
Çığlıklarını duyardım kimsesizlerin.
Ömürler oldu haritamı ateşe terk edeli.
Başıbozuk ayna taciriyle tanıştığım günden beri,
Her daim bilmeceler çekiştirip durdu yakamı.
Sessizliğin deliliğini en yakından gözlerim tanıdı.
Ölümle bu gibi anlarda kavga ettim.
Kanım tecavüz ederken masumiyetime,
Unutmadım yaraladığım coğrafyayı.
Yazdım.
Hakaretler yağdırdığım bu pus,
Sonsuz bir telaşla kapımı tekmeleyen ecel,
Ve dilimi damağımı kurutan yaşamak delili...
Yetmez mahkemelerde suçlarımın düşürülmesine.
Ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum.
Dur durak bilmeden dokuz diyar gezdim en az.
Bin kez parçalandı ay.
İçim sancıdı, kabuğunu düşürürken yara.
Raylara, dağlara, denizlere,
Kim kendini bulmaktan biraz bahsedebiliyorsa,
Bozuk pusulayla aradım aşkı, kayboldum.
İnsanları değil, acılarını tanıdım.
Bazen gözyaşlarına kör,
İç çekmelerine sağır,
Yalnızlıklarına ise kayıtsız kaldım.
Kaçışım pek fark edilmedi ekiplerce.
Ardında saklandığım kapı,
Hiçbir vakit çağırmadı beni yanına, unuttum.
Verdiğim nefesi ne için aldığımı hatırlamıyorum.
Ellerimi soktuğum bu ateş,
Neden şimdi fısıldıyordu bana?
Olması gerektiği gibi...
Ucuz içki, bolca sigara,
Sarılan iki yüzlü melankoli,
Ve arayıp durduğum,
Mezarıma yakışacak çiçekler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder