Sadece bir damla kanım aksa yeterdi.
Gözümü alan yolları ayaklarımın altında ezdiğimden beri,
Karanlık...
Nefesimi tutup, gözümü yumarak yok saydığım ruhum,
Ömürlerce geçip giden keder,
Ancak en ağırı umudun yıkıntısı...
Moloz yığınlarının arasında arıyorum çocuğun naralarını.
Yaşam ellerimden tutmaya çalışıyor lakin,
Jilet dolu halatları teğet geçiyor boynumdan.
Vazgeçmek istemiyorum.
Uzun süreli anlaşmazlıklar, savaşlar derken,
Bombardıman uçaklarının neye benzediğini dahi bilmeyen o aileden,
Böylesine hain bir mağlubiyetin doğmuş olması,
Lakin en yakın sokağa bile götürecek ayaklardan,
Canlarını acıtacak bir ruhtan, zihinden, utançtan yoksun olması,
Karartıyor feleğini cümlelerimin, kirleniyorum.
Gözlerim yorgun, ruhumun başı öne eğik,
Daimi bir arınış hayali ancak kırbaç kendisinin elinde.
İnanmıyor, inanamıyor ki açılsın gözler...
Yok olup gitsin başkalarının hayatından bir yabancı madde olarak.
Varsam eksiğim, yoksam özgür...
Kadifeden dikilmiş kefenlerin içinde yanılsama haykırışı.
Elbette kendimi kandıracağım, elbette ki boyun eğeceğim bazı çakılmalara.
Vadeden bağımsız ömrüm yettiğince...
Terk etmek istediğim bir dünya soru.
Sonra içimde, ellerimde, gözlerimde Samanyolu'nun en riyakar gezegenleri...
Gök kubbe biliyor ya!
En çok neyden kaçtığımı, en çok neyi yok etmek arzusuyla dolup taştığımı.
Uzaklaşamıyorum, kurtulamıyorum bu densiz intihardan.
Her daim bilmecelerle, şifrelerle yaşadım.
Nice gizemler, üç kağıtlar derken,
Her şeyini yavaş yavaş,
Aldığı nefesi veremeden kaybeden bir kumarbaza dönüştüm.
Zamanımı, ruhumu, duygularımı, umudumu ortaya koyarak,
En büyük aşklara en büyük bahisleri yatırdım, umursamadım bile.
Kazansaydım değecekti hepsine, yaratacaktım tanrı şahit!
Oysaki başka gönül kırgınlıklarıyla masadan kalkıp gittim.
Geri gelmek kazandırmadı ama, ben hep koştum.
Göz bebeklerime, kalbime aldırmadan orada bulundum.
Mağlubum ve şu an içinse bir kanun kaçağı olarak yaşamama rağmen,
Dayanmıyor polis ekipleri kapılarıma, alıp götürmüyorlar beni.
Uykuya boyun eğiyorum an an.
Parmaklarım geziniyor karanlıkta, bir pim arıyorum,
İçimdeki bu bombanın patlaması için.
Siyah perdeden yetme bir köle olarak,
Dökülüyorum, dağılıyorum pul pul.
Gözümü alan yolları ayaklarımın altında ezdiğimden beri,
Karanlık...
Nefesimi tutup, gözümü yumarak yok saydığım ruhum,
Ömürlerce geçip giden keder,
Ancak en ağırı umudun yıkıntısı...
Moloz yığınlarının arasında arıyorum çocuğun naralarını.
Yaşam ellerimden tutmaya çalışıyor lakin,
Jilet dolu halatları teğet geçiyor boynumdan.
Vazgeçmek istemiyorum.
Uzun süreli anlaşmazlıklar, savaşlar derken,
Bombardıman uçaklarının neye benzediğini dahi bilmeyen o aileden,
Böylesine hain bir mağlubiyetin doğmuş olması,
Lakin en yakın sokağa bile götürecek ayaklardan,
Canlarını acıtacak bir ruhtan, zihinden, utançtan yoksun olması,
Karartıyor feleğini cümlelerimin, kirleniyorum.
Gözlerim yorgun, ruhumun başı öne eğik,
Daimi bir arınış hayali ancak kırbaç kendisinin elinde.
İnanmıyor, inanamıyor ki açılsın gözler...
Yok olup gitsin başkalarının hayatından bir yabancı madde olarak.
Varsam eksiğim, yoksam özgür...
Kadifeden dikilmiş kefenlerin içinde yanılsama haykırışı.
Elbette kendimi kandıracağım, elbette ki boyun eğeceğim bazı çakılmalara.
Vadeden bağımsız ömrüm yettiğince...
Terk etmek istediğim bir dünya soru.
Sonra içimde, ellerimde, gözlerimde Samanyolu'nun en riyakar gezegenleri...
Gök kubbe biliyor ya!
En çok neyden kaçtığımı, en çok neyi yok etmek arzusuyla dolup taştığımı.
Uzaklaşamıyorum, kurtulamıyorum bu densiz intihardan.
Her daim bilmecelerle, şifrelerle yaşadım.
Nice gizemler, üç kağıtlar derken,
Her şeyini yavaş yavaş,
Aldığı nefesi veremeden kaybeden bir kumarbaza dönüştüm.
Zamanımı, ruhumu, duygularımı, umudumu ortaya koyarak,
En büyük aşklara en büyük bahisleri yatırdım, umursamadım bile.
Kazansaydım değecekti hepsine, yaratacaktım tanrı şahit!
Oysaki başka gönül kırgınlıklarıyla masadan kalkıp gittim.
Geri gelmek kazandırmadı ama, ben hep koştum.
Göz bebeklerime, kalbime aldırmadan orada bulundum.
Mağlubum ve şu an içinse bir kanun kaçağı olarak yaşamama rağmen,
Dayanmıyor polis ekipleri kapılarıma, alıp götürmüyorlar beni.
Uykuya boyun eğiyorum an an.
Parmaklarım geziniyor karanlıkta, bir pim arıyorum,
İçimdeki bu bombanın patlaması için.
Siyah perdeden yetme bir köle olarak,
Dökülüyorum, dağılıyorum pul pul.
Haklarımın karşılığını bir ihtimal öldükten sonra alacağım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder