1 Aralık 2023 Cuma

II.


Ellerinde ezgilerle geldiler, boynum bükük.
Geçmişin utancıyla ayrılıyor ortadan ikiye göğsüm.
Bir tarafı külyutmaz nerede görsem tanırım.
Diğer tarafım kör, ne yazık ki anlıyorum.
Doğdu ve nefesimi bir kavanoza sakladı melek.
Gerisini zaman teslim edecekken,
Çıktı ortaya yeniden en zor bilmece.
Bazen ölünürdü ancak virgül infaz edilmemişti henüz.
Her yıkım sonrasında noktaya yaklaşılırdı.
Nefesimin sesi kısaldı ki, bir sen,
Bir sen doğurabilsen masumiyeti bu gece vaktinde,
Bileceksin yarın hangi güneşin doğacağını.
Boğazımda tüm kelimeler kendilerini asıp duruyor ancak,
Hala ölesiye karnım aç, durduramıyorum.
Halbuki tek bir ses yeterdi, o da gelmedi.
Koynundayım karanlığın, bu gece onu bulacağım.
Her şeyi biliyorum ruhumdan,
Veremli bir sağduyu kadar iki yüzlüsü yok.
Ne yeraltında ne de üstünde.
Yalnızca sen ve ben, arkamızda ise bir ihtimal Etna...
Görkemi, hıncı ve kudretinden ziyade,
Durdurabilmek için zamanı geliyor o da.
Bütün umutlarımızı doldurdum ceplerime,
Bu gece sokakta uyuyacağım belki seni görürüm.
Tarihi bir duvardan selam verirsin bana.
Yeniden yazarız, yazarken de yaratırız.
Hem bir süreliğine insan da sayılmayız.
Bilirsin uykuya teslim oluyorum.
Bileklerimi öp ve bana bak.

I.

  

İçim dışım zamanın küfü ile kaplıysa,
Ve çaresizliğin bıçağı ele geçiriyorsa yaramı,
Akan kanım mı silecek, kapatacak üstünü bu yazgının?
Çanların bugün için çalacağını ilk günden beri biliyordum.
Ancak inanmak istedim sadece.
Sahnede ışığın kamaştırdığı yüz ben olsun istedim.
Hazırdım halbuki her şeye ancak bu yük,
Bu doğumumla başlayan ağır ukteyi yok sayarak,
Çoğula ait olmak istedim, başaramadım.
Artık rüzgar nereye eserse oraya giden bir yaprak dahi değilim.
Hiçbir kıymeti, saklı olan bir evreni yok düşündüklerimin.
Geldi, beni buldu ve vurdu.
Ortadayım işte, çırılçıplak, yarasından utanmaktan ziyade,
Vazgeçmişliğin hoyratlığı kol geziyor içimde.
Bir yol arıyorum...