Ellerimle yıkıyorum geceyi, boğazımda yarım bir orkide.
Utancın, çaresizliğin yüküyle geleceği siper eden,
Ölümlerin en yücesi, aşkın en itaatkar olanı...
Gözbebeklerime çektiğim günlerin sinesiyle,
Başıma diktiğim şarap ve çürüttüğüm yeminler.
Göğe değdirdiğim her bayrağın altında saklandı nice bedel çığlıkları.
Hüznümü aç köpekler gibi bağırarak akıttım.
Kimisinin gömleği kirlendi böylece,
Kimisi ise daha rahat anladı hayatı sessizce.
Kendin dışımda hiçbir şeyi anlayamadım esasen.
Veyahut buna inandım tıkladığında penceremi melankoli.
Hatıraların puslu ağır atmosferlerinde, iç çeke çeke,
Ayaklarım yaralandı ümitsizliğimce sakladım yaza ait sarı otları.
Yaktım ve yangını hep güneşe bağladım...
Yozlaşmış bir peygamberin ettiği dualarda,
Yorganın altına saklanarak ağlayan bir çocuğun gözyaşında,
Ruhumun dokunmak için çırpındığı her duygunun enkazındayım.
Vakit her daim şımarık bir çocuk misali alıyorken aklımdan şüpheyi,
Ben aldığım her nefes boyunca yüreğime hizmet etmeye çalıştım.
Bir kaldığıma inanıyorken geri kaldım.
Onsuz geçen ömre bağırdım bugün, elimde söndürülüp geri yakılmış bir sigara.
"Varlık yazgısına ettiğin ihaneti küçümseme!"
Damarlarımdaki kan kirlendi diyorum size!
Hayır piçlerimden bahsetmiyorum, cesetlerimden de.
İşlediğim günahlardan, astıklarımdan, kestiklerimden de değil!
Eskiden semazenlerin bahçesinde dans ederdi kutsi acılar.
Oysaki şimdi ne acılarım kutsi, ne de kutsalım acı...
Aynalardan beni izleyen gözlere bakıyorum,
Yıkım dolu bir coğrafyaya göç etmek istiyor içim.
Ahengi öldürürken parmaklarım,
Ve yazılan her satır boyunca yeryüzünü öpüyorken,
Kanıksadığım gerçeklerin tümü,
Bilmeceler, taralar, enkazlar, vedalar...
Hepsi hala nefes almaktaydı içimde.
Öldürmeme rağmen küllerinden doğuyordu her şey.
Bu bedene ait olmak için savaşan ruhum hariç...
Kirletiyorum ki okunabilsin yalnızlığım sallanan masalarca.
En çürük iskemle hanginizinse bana verin.
Dar ağacına çıktığım zaman ihtiyacım olacak.
Geceler boyu hep aynı sığınış, inanış.
Ama en fenası o kutsi mücadele ruhu...
Dizlerimi kanatırcasına, nefesimi çalarcasına,
Gözlerimi kanatırcasına o sonsuz,
O başıbozuk ayna taciri...
Bazısının umudu bazısının katili.
Delirtiyor...
Başıma diktiğim her duygunun ayrı bir kırbacı var.
Sırtımdaki haritanın nereye götüreceğini bilmiyorum.
Ancak hissediyorum ve sadece,
Her şey kısa bi'an çıkmazı.
Bedevi olmak da kurtarmıyor beni artık.
Aksine tüketiyor diğerleri gibi...