Ömrünü, ömrüme telafi ediyorsun.
Hala değmemiştir avuçlarına o kara leke.
Oysaki çoktan gezdirmişti intiharı evsiz bir adam yüzünde.
Basamaklarının azınlığıyım.
En cahili olmam gerekirken bu dünyanın,
Ben gecenin koynunda ateşle bir başımayım.
Mevcudiyetimdi belki de bir balıkçının nefesine,
Veyahut gözlerine sahip olarak,
Benliğimi içkilerle kaybetme uğraşım.
Sıkıştırdığım parmak uçlarımdan akıyorken günler,
Yeniden yaktığım her bir sigaranın,
Eksiltili cümlelerimi öptüğü o anın büyüsünde,
Sihirbazın ta kendisi oluşuma rağmen,
Yine de seyirciyi oynama, yaşama uğraşım,
Ya da gizli antlaşmalara yanlış imzalar atışım,
Getirtemeyecekti o mahzun hayalperestin ince kol düğmelerini.
Ayıplanarak çıkacağım bir ihtimal sahnelere.
Yoksun bir tiyatro sahip çıkacak adıma.
Yürüyeceksin, gerek sokakların gerekse cehennemlerin arasından.
Kanayacak sürdüğün koku umarsızca.
Kör kalacağım...
Sahi kaç kez geçmişti ki çemberinden feleğin bakışlarım?
Az kirletmedi kumulları, bir öksüzün hatırası uğruna.
Yaralı sevdaların kadavralarıyla süsledim bahçemi.
Gerçek her daim öksürecekti avcuma.
Halbuki almıştım çoktan mübaşirlerin canını.
Tek hakimi bir'di aslında yokluğun ya da varın.
Lakin hıyaneti içerisindeydik aklın...
Yabani bir realite adanmışlığına ilaveten,
Sunduğum bedenim, kestiğim bileklerim, akıttığım kanım,
Ben miydim kafiri bu ahval diyarın?
Suçluydum, neyse ki yaşam artık bir fıkradan ibaret...
Rüyalarımın zehrini içerekten,
Yavaş yavaş yürüyordum belki de sehpasına ölümün.
İdamdan ziyade daha çok,
Bir saygınlığı gibi minik bir güvercinin.
Lakin kanatlarımız hiç var olmamıştı ne yazık ki.
Öldürüyorsun, ne acı ki geçersizdi kanunnameler.
Monarşisine karşılık yalnızlığın,
Devrimci yüreğimdi cehennemi hak eden.
Öldürdük tanrıyı bebekleriyle gözlerimizin.
Artık ahiretimiz olmuştu sakladıklarımızın neticesi.
Dağlara karşı suskunum.
Denizlere karşı hırslı,
Göksel betonlara ise öfkeli.
Bir can almak arzusu dolanıyor adeta ruhumda.
Uyku ezip geçiyor omurgamı.
Eğemiyorum başımı saygıyla cadıya.
Gözlerine bakıyorum...
Nefesimi çalıyorsun ki esasiyeti benim fermanımdandır.
Yani, ben yakmışımdır yaza ait sarı otları.
Ben kanatmışımdır yaralarımı.
Öldürecektir elbet bir gün sonuncusu.
Bu yüzden noksandır zaten zaman.