5 Nisan 2021 Pazartesi

Dua


Bulantımı kusmak istedim göğün çanları altında.

Yeni bir akım bağından geçerken,

Küflü bir zaman kokusu, fakat deşiyordu hala aklımı korku.

Değişiyor...

Her daim odalarıma saklanacak,

Veyahut gözcünün boğazını sıkacak.

Nefes alamıyorum!


Bir boyun eğme mecburiyetinin aksine,

Daha çok bir yemin gibi...

Yani, itaatkar bir hamam böceğinin fısıltıları nasıl duyuluyorsa,

Zırhının sardığı günahlar nasıl eziliyorsa,

Güneşi kurutan, riyakar bir yemin gibi...

Çoktan zehirledi içtiğim suyu,

Deştiğim teni, yokladığım ruhu,

Bir de hayat mütarekesini...


Kanayan bir eğri sökülüyor düğmelerimden.

Yaşım zengin, sonsuzluğum aksi.

Ne vakit kanatacak beni şimdinin ahengi?

Meçhul, tıpkı diğerlerinin varlığı gibi...

Keşke bir mum misali erimese!

Edeceğin her hakaretin ünlemi olmaya razıyım!


Kaynar sular cemiyetinin parmakları kırık tek üyesiyim.

Bir imza atılacağı an tanımsız soykırımlara,

Ben çürümüş ahşap kulübelerde ateşle bir başımayım!

O denli cüretkar, o denli öfkeli ki,

Henüz doğmamış yıldızların biricik cücesiyim!

Emirleri ben vermiyorum...

Bir ihtimal yeniden bir isyan sonucunda ele geçirilecek alıcı merkezi.

Konuştuğun dili unutma çuvaldız katibi!


İzmaritsel dokunuşlarla çiziyorum portresini külün!

Yıllanmış şaraplar alıyorken kuruluğunu dudaklarımın,

Kendimin dahi tanıyamadığı, öz bir duygu yaratıyorum.

Çimentosu, temeli ve sigortası olmayan,

Hala o meşhur başkentin sarayında kalarak,

İnancımın avcunu ısırıyorum, madalyonlarımdan bir kadeh üreterek!

Başım dönüyor...

Neyse ki yeryüzü artık mevcut değil.


Anımsıyor olmanın pek bir getirisi yok.

Zaten bir çizelgesi olmamalıydı ömrün.

İlkten sona doğru kayılan eksenler yerine,

Yokluk boyutundan varı tanımak,

Anlamak, bir olmak, imgelerini koluma kazımak,

Bir kurtuluş ümidi gibi gelmekteydi kulağa lakin,

Aslında bilinçli bir seçimdi.

Kararnameme karşıyım!

Bir anlamı olmasa da...


Az kaldı yaşamımın çeyrek bir asrın karşılığı olmasına,

Fakat ben hala etrafımdakilerin neyden yapıldığını bilmiyorum.

Hala tanıyamıyorum özümü.

Kendi bulduğum gayelere dahi tam güvenemiyorken,

Çoğula nasıl emanet edeceğim benliğimi?

Cahilim...

Olmadığım kadar olduğuyum.

Anlamadığım kadar anladığıyım.

Sevmediğim kadar sevdiğiyim.

İnanmadığım kadar inandığıyım.

Ne olursun,

Beni...

Bana...

Lütfen...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder