Yitip giden bir sevdanın kokusundan,
Aynaların eskiliği gözlerimden akan...
Korkutucu bir labirentin sokak aralarından,
İnancımla birlikte bir damla huzuru akıtan,
Bitkin ve sonsuzluğa bağlı yaşamak gayreti...
Saklı günlerin yürek sözlerinde,
Damarlarımdaki sükunet açlığıyla,
Her daim aktım, kendi taşlarımı sürükledim,
İçimdeki geleceğin olağan yalanlarıyla.
Evet, bazen beklenilen cinayetler yaşandı.
Mahkemeler bile uyudu belki gözlerimde lakin,
Siren sesleri durmaksızın yaraladı geçmişi.
Geriye kalansa bir başka sağduyunun isyanıydı.
Fakat aldığım her nefes ayrı bir meraktı, harcayıştı.
Kelimelerin sessizlik saltanatında,
Mutlak ölüm monarşisinde,
Kırgın kalbimin kanayan öpücüklerinde,
Yokluğa aşık bir dakikaya hasret,
Bir yanılsama ağladı karşımda.
Öylesine yaşanan suçluluklarda,
Cüretkar bir kopya bulma telaşı,
Hepsi bulmak yanılgısıydı zamanı.
Herkes yalnızlığı kadar emindi yanlışlarından.
Evvela kanattıkları ruhlardan,
Ardındansa yaşayamadıkları uyumlardan.
Katılan bütün acılar,
Kendi ahiretimin içindeki korkulardan,
Diğerleri ise cehennemlerimde terk edilme korkusundandı.
Eğer ki akarsa yaşayışmışın kanlı gözleri,
Mücadelemin rüyaları boğulsun denizlerde.
Maksat can kurtaranları bulmaktı saflığımızdaki hatıralarda.
Sıradışı akan kum saatlerine layık olmak,
Özümüze edilen hakaretlerin,
Bilinmeyen bir yoluydu.
Denizlere bağlı uykular,
Geceleri oynanan kumarlar tanınsaydı eğer,
Kalınmazdı sahil kenarlarında bir'den yoksun.
Yaşamın borçlu veyahut alacaklı olduğu anlarda,
Bükülen boyunların çaresizlik gölgesinde,
Hınçla kaçtığım gerçeklerden,
Kölesi olduğum yalanlara dek,
Ben bir yıldız ömrünü tanıdım, yaşadım.
Hiçliğin kucağında yüreğimle konuştum.
Sustuğum her anı aklıma kazıdım.
Yitip giden bir sevdanın kokusunda,
Uzaklaştığım dakikaların isyankarlığında,
Kaybolmamak için kendimi yaktım.
Küllerinde ise sonsuzluğu aradım.
Bir kaldım...