Zaman devam ettiği ve ölüm var olduğu sürece yazacağım. Bu süreç içerisinde geçmiş ve geleceğin etkileri bu satırlara kazınacak. Eğer ben yazıyorsam dizelerimde ruhumdan da bir parça vardır.
9 Mayıs 2020 Cumartesi
Kül
Keskin bir galaksinin,
Meşrulaştırılmış, riyakar lakin bir o kadar da masum öldürüşlerinde,
Siren seslerinin,
Yalnızlığımın hangi yakasını ele geçirdiğinin bir önemi yoktu elbette.
Çürümeye yüz tutulmuş sevginin bahçelerinde,
Hayatın suyu boğuyorken,
Karanlığın en derin noktasına dalmak,
Geriye kalan tek kurtuluş ümidiydi.
Bir bakıma, akıtılan içkilere saklanmış,
Şehvet dolu öpüşlerin, acımı dindirme çabasının da,
Orta Çağ hokkabazlarının anlattığı fıkralardan farkı yoktu.
Ben, kalpsiz bir kraldım varlığın ütopyasına göre lakin,
Duyguların kurtarıcısıydım aynı zamanda da yalnızlığın distopyasında.
Kimse bir zevkten, ümitten, insanlıktan bahsedemiyorken,
Ellerimi kana buladım, bazı cevaplar umuduyla.
Kelepçeler değmedi belki bileklerime ama,
Çoktandır sıkarlar yaşayışımın boğazını.
Haykırırsam ölürüm.
Susarsam yalnızca kanarım.
Cimri bir tüccar gibi,
Sevgiye taviz dahi vermez,
Bir filozof misali ömrümü dahi harcardım,
Bazı kuramsal cinayet metotlarına.
Yakılmasın ki büyüyebilsin,
En azından doğabilsin.
Gerçi aşılmışsa bazı duvarlar,
İsyanı kabul etmiş birer korkaklardı.
Sonsuz hükmün kutsallığı, boyun eğmiş olmak hatası,
Veyahut sanrısının yarattığı ağır atmosferlerde,
Öfkenin oluşturduğu sürükleyici depremlerde,
Yeniden, hiçlik hayat buldu.
Başka kargaşalar ve intikam yeminleriyle,
İnsanlığın yasası yırtılıp atıldı yalanın şöminesine.
Gerek kimisi ısındı, gerekse kimisi yandı.
Bu varsayımlar galaksisindeki ben ise,
Çok uzun zaman önce kucak açtı içindeki ateşlere.
Sükutu hissedebiliyor, melankoliye çırılçıplak koşuyordum.
Birlikteliklerdense tamamıyla bir adanmışlık haliyle,
Kadehlerden boşanarak,
Kirletiyordum bilincimin beyaz gömleğini.
Nice aşkların kefenlerini diktirdim yokluğun terzilerine.
Veda etmeden giydim aydınlık günlerimi üzerime.
Kara bulutlar sardı etrafımı.
Kurtulamadım onların unutkanlığından.
Yaşatamadım hafızamı.
Bombalar fırlattım göğüs kafesime.
Volkanlar çarptı beni, bir de kırgınlıklarım.
İçtiklerim uyuttu beni, bir de çocuksuluğum.
Kaçtıklarım korkuttu beni, bir de sevdalarım.
En nihayetinde, zincirler kırıldı.
Duvarlar yıkıldı, ipler koptu.
Lakin, bu yaşanılan özgürlük,
Benim için dardı, fazlasıyla sığdı.
Hemen ardından idam fermanım okundu.
Kaçtım, unutamadım.
Oysaki ben, yalnızlığın diğer adıydım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder