28 Şubat 2020 Cuma

Krallık


Krallığımda öksürük sesleri...
Veremli bir gün batımından arda kalan neyse,
Zeval oldu elçilerime, sözlere ihanet edercesine.

Söz gelimi, büyük bir işkenceydi.
Aynı tokatlar, aynı çığlıklar.
Zamansa yalnızlıkla ağlamakta...

Ne kadar da acı!
Süreksiz bir karanlığın altında ezilen bir yalancı!
Onun kurduğu krallıklar mı getirecek huzuru?

Ağzımda yuvarlıyorum öfkeli cümlelerimi.
Anlaşılmıyor.
Duyguların yarattığı yıkımlar anlaşılmıyor!
Yüzüme benzer bir enkaz lakin,
Molozları gözyaşlarımdan türeme.

Sevdam yaşlanıyor, düşlerim yol boyunca uzuyor.
Bu nasıl bir hürriyet!
Kelepçelenmiş düşünceler...
Çatılardan düşen kirli bedenler...
Farklı bir katliam,
Ama en çok da içimdeki...

İçimdeki canavar yırtıp atıyor göğü üzerime.
Nefeslerim zorlaşıyor, göğsümdeki ağırlıktan.
Bir veya iki ne fark ederdi ki sayılar,
Gönlümün hesabı hayata uymayınca?

Azdan çok gitti hiç kaldı.
Benden geçmiş gitti, geleceğin ahı kaldı.

Borcu vardır yalnızlığımın yüreğime.
İsterse haraç kessin aydınlıktan,
İsterse bir silah doğrultsun ebediyete.
Yetmez...
Yetemez, yetmeyecek de!

Çünkü,
Mumlar çoktan eridi,
Ateş çoktan yaktı geçti bedenimi.
Yüreğimin külleri, gözlerimi kör etti.

Bu baktığım güzelim dalgalar,
Ne içindir ki bozardı sessizliğimi?

Bedenimi değil,
Ruhumu alın dedim size mavi katiller!
Ağlamam, sızlanmam.
Yaşlı adama da şikayet etmem.
Gelin, yanıma gelin.
Sakladığım cümlelerin altında,
Sonsuz bir haykırış yatmakta.

Anlamıyorsunuz, dinlemiyorsunuz.
Ama en çok da,
Bu cinayete aldırış etmiyorsunuz.

Saflığımı sarmalar gömleğim.
Düğmeleri sevgimdendir,
Yakalarıysa inancımdan.

Yırtmayın gömleğimi, koparmayın düğmelerini.
Öldürmeyin, cebimdeki beş kuruş misali bulunan,
O güzel tahayyüllerimi.

Kurtarın, kurtarın!
Bana bunu yapmayın!
İzin vermeyin, gördüklerimi soğuk bir mezara gömmeme.
Hiçbir cenazeyi kabul etmiyorum!

Krallığıma çıkan yollar taşlıydı elbette.
Bir geçebilseniz keşke...
Belki de çoktan çözülürdü bazı yanlışlar.
Belki de çoktan affedilirdi bazı hatalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder