3 Eylül 2019 Salı

O


Özlemle anılan bilinçsizliğin çarptığı kapıların ardında,
Düşünceleri çok uzaklarda olan bir yetim ağlamaktaydı.
Renklerin henüz kaybolmadığı hüzün dakikalarında,
Durmaksızın tekmelenen hislerle birlikte,
Yüreğimi teslim etmiştim densizin tekine.
Bir eylül yalnızlığı dolmaktaydı içime.
Bakışlarımın altında meydan okurdu bana keder.
Melankolinin yağmurları kirletirdi sessizliğimi.
Öfkenin zoraki basamaklarından çıkıp,
Atlamıştım bir başıma karanlığın kalesinden.
Hatrı sayılan aydınlıklardan ziyade,
Sonsuz bir döngünün kesik elleriydi beni kurtaran.
Meşaleler bulurdum yerlerden, beni her daim tüketen.
Duygularımın ışığında kaybolurdum yok olmak adına.
Karaladığım çığlıklarım haykırırdı bana.
Her bir seste ayrı bir intihar,
Her bir saniyede ayrı bir duvar,
Oluşurdu bu izleyiciden yoksun tiyatroda.
Yıkımlarım severdi nasırlaşmış hayal kırıklıklarımı.
Hasret kaldığım anlarda ise,
Bir çelme de ben atardım yoksulluğuma.
Saatlerce dövülmek istiyordum sevdalarımla,
Aşkımdan kan gelene kadar.
İlk anlarda karanlık bir suret akacaktı üstüme.
Ardından ise son bir veda maksadıyla getirilmiş,
Güzel hediyeler sevecekti şuursuzca verilen nefesleri.
Hangi cezanın mahkumuydum bilemezdim.
Sözcüklerim bile çıkıp gitmişti,
Ağlamaklı baktığım kapılarımdan.
Kabuslarım yankılanıyordu bomboş mezar odalarında.
Bir yorgan niyetine iyice çekerdim üstüme kara toprağı.
Bazen yeni aşkların top seslerini duyuyordum,
Bazense haksızlığın,
Toplumu yakarken söylediği şarkıları.
Ağır bir isyanın uğruna yakılmış temiz ruhları,
Ben yollamaktaydım meçhul mavi diyarlara.
Bir akbaba geçiyordu hislerimin üstünden.
Ansızın parçalardı korumaktan aciz olduğum hazinemi.
Yavaş yavaş yükselmekteydim bu hapishaneden huzursuzlanarak.
Hiçbir yalana kurban gitmediğim vakitlerde,
Bir mum yaktı ağlarken o yetim.
Bir balta sapladı başıma sonra sevgim.
Yaralandım.
Hazinemin bütün bekçileri de yaralandı.
Bir kez daha baktım beni boğan gökyüzüne.
Bağırdım, bir meteor düştü göğüs kafesime.
Çığlık çığlığa koşmaktaydı yalnızlığım.
Ayaklarım kanayıncaya dek koştum arkasından.
Emeklemeye başladım devamında.
"Beni bırakma!"
Naralarıyla küfrettim ona.
Düşünceler akıp geçti mevsimler misali.
Hazinemi uzun bir süre sonra ilk kez açtığım an,
Büyük bir sırıtmayla çıkmıştı karşıma.
Eriyip bitiyorken bu acınası vaziyetin kucağında,
Bir bıçak daha sapladı yüreğimin tam ortasına.
Ufak bir buse kondurdu yanaklarıma.
"Asla bırakmam."
Yalanlarıyla bir kez daha hapsetti beni karanlığıma.
İşte o an anlamıştım.
Ne kadar kaçarsam kaçayım,
Eninde sonunda yalnızlığın kurbanı olacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder