7 Haziran 2019 Cuma

Kumarbaz ve Kraliçe


Yakmak mıdır çocukluğumuzun son demlerini hayatın gayesi?
Harabe olmuş yollarım, adım atmaya cesaret eden yok.
Titretiyorum anılarımı soğuk gecelerin meyhanelerinde.
İkram ediyor bana duygularını geçmiş.
Kalsın şişe diyorum cebimdeki üç kuruş olan umutlarımla.
Körpe kız ellerinde dokunan halılar gibi,
İşliyorum usulca içimdeki hisleri.
Sevmek büyük bir yaşam çıkmazı.
Sokak aralarından geçer yalnızlığın terk ettiği kadınlar.
Bir suskunluktan ziyade bir düşünce kaplamıştı geceyi.
Bayırları aşıyorlar altında nalları yeni takılmış olan atlarla,
Gelecek ve gelmesi mümkün sayılmayan vedalar.
Toz toprak, aşk meşk demeden kirletiyorlar kraliçenin ellerini.
Benim güzel kraliçem!
Yaklaşıyorum sana zaman geçtikçe.
Hediyeler sundum sana eski zamanlardan kalma.
Birkaç antika parçasıdır belki de onlar senin gözünde.
Durmak nedir bilmeyen bir işkenceden bahsediyoruz ne de olsa.
Konuştuğumuz diller farklı lakin sonumuz hep aynı.
Tıpkı yollarımızın ayrı olması gibi.
Çivisi çıkmış hayatın, paslanmışım biraz da duraksamış.
Bir bardağın daha sonuna geldik kraliçem.
Yavaş yavaş akıtıyorum hayallerimi.
İlk önce saçlarını okşuyorum.
Sonra kirletiyorum öfkeni.
Benim bencil kraliçem!
Neye sahipsem yığıyorum hepsini önüne.
Derken bitti aydınlığım, sonuna geldim karanlığın.
En haklı cinayetler ayın ele geçirdiği balkonlarda işlenirdi.
Bir kumarbazın hediyesi pek anlamsız gelirdi sana.
Ne de olsa hileyi hurdayı sevmezdin.
Merak etme benim ona borcum yok.
Lakin onun bana olan borcu,
Bu dünyadaki kederlerden daha da fazla var.
Ödeyemeyeceğinden doğacak güneş kadar eminim.
Ama kraliçem sana daha fazla anı vermek istiyorum.
Bilirim sevmezsin kumarbazı çünkü canını yakmıştı.
Benim de canımı yakıyor merak etme.
Bir kapı daha açılıyordu bu sefer gözlerimin önünden.
Hangi gündüzün koynundan çıkıp geldiği bilinmeyen,
Maskeli bir çocuk vardı uzaklardan gelen.
Bir iki damla gözyaşı bıraktı avuçlarıma.
İşte o an anladım,
Kumarbazdı benim kurbanım.