Zaman devam ettiği ve ölüm var olduğu sürece yazacağım. Bu süreç içerisinde geçmiş ve geleceğin etkileri bu satırlara kazınacak. Eğer ben yazıyorsam dizelerimde ruhumdan da bir parça vardır.
15 Mayıs 2019 Çarşamba
Efsane
Doğmamışken daha yeryüzünün delileri,
Açmamışken henüz güneş gözlerini,
Bir karar verildi ve yankılandı karanlık balkonlarda.
Gözyaşları bütünleşememişti üstüne bastığım hayallerimle.
Sebepsiz ağır bir hava çöktü gökyüzünden yatak odama.
Devam ederdi tek düze yaşamın sümbülleri açmaya.
Eski halkın mağdur insanları bir efsaneden bahsederdi:
''Düşlerin ormanında bir tanrı varmış uzaklardan gelen.
Yaratmış nice düşünceleri.
Vesilesi olmuş ulvi değişimlerin.
Bir peygamberi varmış vaktinde ona itaat eden.
Her şeyini kaybetse dahi dua edermiş o ormanlarda.
İsyan sözcüğü inşa edilmemişti daha onun lügatında.
Derken bir gece ansızın bir kıyamet kopmuş.
İndirilmiş panjurlar, hapsedilmiş aşklar.
İşte o an çıkmış karşısına deliler bir gerçeği söylemişler ona.
Zihnine taht kuran inkarları ilk önce bir ipe asmış.
Beklemiş tüm gece ondan birkaç cümle duymayı.
Cümle alem güç de olsa inanırmış peygamberin aşkına.
Öyle bir duygular afetiymiş ki bu vaziyet,
Yalnızca peri masallarında gerçek olabilirmiş.
Deliler sarınca etrafını kimsesiz düşüncelerin,
Anlamış gerçeği, almış eline bir balta,
Başlamış onunla birlikte yarattığı ormanları yok etmeye.
Bu kıyametin ardından kimse anmamış bir daha peygamberin adını.''
Onlarca kum saati kırıldı eriyen yüreğimle birlikte.
Yüzyıllar ve nice şairler geçti bunun üstünden.
Deliler girdi kanıma, bendim o peygamber.
Kaybettim zamanımı belki de.
Şimdilerde ise yalnızlığın kılıcıyla canlarını alıyorum diğer tanrıların.
Diğer ormanları yok ediyorum içimdeki alevlerle.
En azından biliyorum artık neye benzediğimi.
Perdeyi sen koydun gözüme,
Deliler ise açtı isyan edercesine.
Doğruldum düştüğüm yerden gökyüzüne.
Tek bir gayem vardı artık ben hüküm sürecektim yeryüzüne.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder