Zaman devam ettiği ve ölüm var olduğu sürece yazacağım. Bu süreç içerisinde geçmiş ve geleceğin etkileri bu satırlara kazınacak. Eğer ben yazıyorsam dizelerimde ruhumdan da bir parça vardır.
2 Nisan 2019 Salı
Sarhoş Adam
İntiharlı bulutlardan kurtulmak için seni sevince,
Çok fazla kan döküldü belki de vaktinde.
Fakat şunu unutma ki sevdiceğim:
Kirletmiş olsa dahi yerleri düşünceler,
Bu yorgun lakin sevecen kalbim seni bekler.
Sen emin olamasan bile kendinden,
Ben senden eminim.
Aşacaksın o dağları, çıkacaksın yukarı merdivenlerden.
Çünkü ben soğuk bir gecenin üstünde,
Yoluna taşlar koyanları, etrafına duvarlar örenleri,
Çoktan yendim kendi içimde.
Gelecek günleri okşarcasına adım attığımız sahillerde,
Birkaç kadeh içerek medet umardık sevgiden.
Şöyle bir göz gezdirdikten sonra umarsızca etrafa,
Kendi içimizdeki kandilleri yakıp,
Aşkın geceyi kurtarmasını,
Sonrasında ise bizi yok edişini,
Ve mükemmelleştirişini beklerdik.
Bedenleri aşarak odanın kapısına gelen sarhoş adam,
Her gece üstünü örtmek için bekliyor bıkmadan, usanmadan.
Korkma, sen devam et uykunu sürdürmeye.
Bu adam çıkıp giderdi korkularından.
Demir atardı bazen aşkın okyanuslarına.
Sokakları dolaşır, gökyüzünde seni arardı.
Dönüp dolaşıp en güzel zamanın en güzel yerine giderdi.
Pencereleri, evleri karanlığın sinsice ele geçirdiği bir anda,
Gözleri kapalı, efsunkar bir ışık vardı karşısında.
İzlerdi onu, hiç sesini çıkarmadan bakardı ona.
Gün ışığı perdeleri delmeye başladıkça,
Bu seyrediş işte o an sona ererdi.
Geri dönerdi kendi karanlığındaki şuursuz hayatına.
Güzelim benim,
Senin yanında olduğum an,
Ne de arsızmış zaman.
Tek bir kelime dahi etmeden,
Geçivermiş çabucak yanımızdan.
Nasıl hitap edeceğini bilemezlerdi o küçük işçiler.
Kimisi melek derdi sana, kimisi ise güneş.
Önemi yoktu bunların aslına bakarsan.
Şarabın sana yakışması,
Ya da gecenin şiirlerle hayat bulduktan sonra seninle bütünleşmesi gibi,
Durumlar ve ihtimallerdi bizi önemli kılan.
Uzaklaşamıyor olursan eğer kör karanlıklardan,
Gel yanıma, bir ayna tutayım sana.
Farkına var etrafa saçtığın aydınlığın.
Fazla da düşünmemek gerekirdi oysaki hayatı,
Aynı zamanda bizi yıpratan insanları.
Yanındayken senin hayatı umursamam ben.
Akıversin nehirler istedikleri kadar.
Yarılsın gerekirse şu tepeleri karlı dağlar.
Yandım, düştüm, kanadım lakin yine de savaştım.
Hiç görmediğin dünyalardan,
Nice güzellikler getirdim senin için.
Yeni bir yaşam aradım sensiz topraklarda.
Gerek sensizlikle çatıştım, gerekse korkularımla tanıştım.
Ah, beni karanlığımdan alıkoyan şaheserim,
Kim bilir şimdi hangi diyarları güzelleştiriyorsun.
Bir kadeh çıkardım yerin en derin noktasından.
Yalnızlıktan kurumuş dudaklarımızı ıslatıp,
Devam ettik o yerde birbirimizi dinlemeye.
Sarhoştuk belki de ama,
Unutmak ne mümkündü o günü sen olduktan sonra.
Şuursuz hayatına geri dönen adama geleceksek eğer,
Şunu unutma ki,
Gökyüzünde parlayan yıldızlar sana imrenerek bakıyorlar.
Dimdik bir halde kalktıktan sonra ayağa,
Yeniden tırmandı bir dağa dönüşmüş umutsuzluklarıyla.
Çünkü yokluğa hakaret eden o sarhoş adam,
Çıkarmaya çalıştı bu kuvvetli aşktan bir anlam.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder