Zaman devam ettiği ve ölüm var olduğu sürece yazacağım. Bu süreç içerisinde geçmiş ve geleceğin etkileri bu satırlara kazınacak. Eğer ben yazıyorsam dizelerimde ruhumdan da bir parça vardır.
16 Mart 2019 Cumartesi
Soğuk
Dişlerimizi biribirine çarptıran havada ne zormuş,
Gönlümün balkonlarına sahip sana anlatmak seni.
Büyük koridorların ardında beliren,
Kuytu köşe karanlıkları ufak bir tebessümünle bile,
Uzaklara aniden kaçırtan bir kurtarıcımdın.
Güzeldi gün batımına dek uzanılan sahillerde,
Tane tane dökülen evsiz kumların üstünde,
Uzaklara dalıp gitmişken hatırlamak seni.
Bir başıma kaldığımda fark ettim.
Öldürmem saklarım derdim sevdiklerimi.
İstediğin kadar geçse de zaman,
Durmaksızın tökezleyip yapıştırsam da yüzümü yerlere,
Öldüremezdim kalemimde hayat bulan güzelliği.
Nakış nakış işlerdim kağıtlara sevgimi.
Tane tane en güzel gecenin en güzel anında,
Seçiyordum sana söyleyeceklerimi.
Yanlış anlaşılırdım bazen belki.
Korkardım o anlarda kendimden.
İstemiyordum alıştığım yalnızlığıma geri dönmeyi.
Umutlar çalardım insanlardan, bazen ise yaratırdım.
Sürekli bir merak halinde çıkardım dışarı.
Geçtiğim sokaklardan ve yaktığım sigaralardan,
İbaret olmayacaktı geleceğim.
Toplayabildiğim kadar güzelliği kağıtlara,
Ve o güzel öpülesi ellerinin içine,
Sığdırabilene dek devam edecektim yeni yerler aramaya.
Yetmiyordu gördüklerim içimdekileri anlatmaya.
Geleceğin mümkün sayılabilecek hayalleriyle,
Dost olmuştum adeta.
Sakinleşmişti dalgalar gitmişti gözümün önünden,
O kasvetli yürek delen yağmur bulutları.
Senin kadar güzel bir gökkuşağı çıkmıştı ortaya.
Af sayesinde hapishanesinden çıkmış,
Toprağa uzun zaman sonra ilk kez adım atmış bir suçlu gibi,
Özgür hissediyordu içimdekiler.
Gülümserdin ara ara hem de benim sayemde!
Çok seviyordum seni o şekilde görmeyi.
Yakışıyordu sana hem gülmek hem de aşk.
Hayatı boyunca okyanuslarda gece gündüz demeden,
Elinde kılıçlarla ömrünü tüketmiş korsanlar gibi,
Mücadele etmiştim zamanla.
Sevgimi bir toprağa ekmiştim.
Sulamıştım onu umutlarımla.
Varlığını bile unutmuşken ektiğim tohumun,
Bir baktım ki karşımda koskocaman bir ağaç!
O ulu ve güzel ağacın dallarına bir salıncak bağlayıp,
Süzülmek isterdim seninle güzel günlerin içine doğru.
Önemli değildi artık havanın ne kadar soğuk olduğu.
Kırılsın gerekirse titremekten dişlerim,
Nerede olursam olayım ben seni düşlerim.
Hem öyle basit bir düşlemek değil!
Güzel, ferah bir yer olacak önce.
Mesela bir sahil kenarı, karşımızda adalar, arkamızda ise dağlar.
Zaman ise gün batımı olacak, güneş bize bakacak.
Seni düşleyeceksem eğer güzel olmalıydı her şey.
Sen ise karşımda tüm bu güzelliğe meydan okurcasına,
Duruyorsun karşımda bir tebessümle birlikte.
Kızarır mıydı yanakların?
Mutlu olur muydun bunları okurken?
Beklerim ben geleceği, beklerim ben seni.
Ne kadar zorluk çıkarsa çıksın karşıma,
Vazgeçmeyeceğim hayır o kadar kolay değil!
Korkma benim gidişimden, kayboluşumdan.
Arada yok oluş çalabilir kapımı belki evet,
Merak etme kapıyı ona açmayacağım.
Sen güzelce uyu en iyisi meleğim.
Çünkü ben karanlıkla mücadele etmeye devam edeceğim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder