Zaman devam ettiği ve ölüm var olduğu sürece yazacağım. Bu süreç içerisinde geçmiş ve geleceğin etkileri bu satırlara kazınacak. Eğer ben yazıyorsam dizelerimde ruhumdan da bir parça vardır.
13 Ekim 2018 Cumartesi
Gün Batımı
Yeni bir dünya gizlenmişti gün batımının kızıllığında.
Bulutlar taşırdı içimizdekileri sonsuz mavilere.
Konuşamadığım gecelerden arda kalan düşüncelerim,
Gökyüzündeki taşlarda üşürdü.
Kuvvetli bir ayaz geçer,
Bana zulmettiğini zannederdi.
Zincirlerimi boynuma dolardı acılarım.
Kin ve öfkenin içgüdülerindeki kuvvet ile,
Eritiyordum zincirlerimin halkalarını.
Büyük bir sessizlik kaplardı o merdiven altı diyarı.
Soğukkanlı bir katil misali,
Bıçağımı zamana saplar,
Ondan akan umutları kana kana içerdim.
Devam ederdim sonra yoluma.
Kum fırtınaları kapatırdı gözümü.
Yukarıdaki o yüce karşıtlığı görmemem için.
İnatla iterdim onları koşmaya devam ederdim,
Susuz ve yaşamdan ırak kumullarda.
Yavaş yavaş uzaklaşırdı yeni dünya.
Yerini güçlü bir sis kaplamıştı.
Gün ışıkları içinde canlanan aydınlığım,
Ulu canavara karşı boyun eğmişti.
Karga sesleriyle karışırdı denizin sesi.
Siyah iskelelerden atlardı merakım.
Arkama dahi bakmadan terk ederdim o sahili.
Tüm yaşadıklarımı ve daha nicelerini.
Gecenin aynı olduğu vakitlerde,
Evrim geçirmişti canavar ve savaşçı.
Birisinin elinde kılıç ve kalkan savaşırdı var gücüyle.
Diğeri ise sadece bana sahipti.
Dişlerini ve pençelerini gösterir kafesini parçalardı.
Ruhum bedenimden ayrılana dek,
Sürecekti bu güç gösterisi.
Hiçbir şey yapamazdım tüm bu olanlara karşılık.
Yalnızca baktım ve gittim.
Bir kez daha o kızıllığı görmek adına.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder