Sis perdelerinin bizden kaçarcasına,
Geçtiği günbatımında sevdim yalnızlığı.
Tel tel inmişti zaman bir saç misali.
Duygularım ip gibi bağlanmıştı zamana.
Kördüğümler atılmıştı anılarıma.
Çözülmesi imkansız olan o acılar,
Uykularımı ziyaret ederdi elinde çakmakla.
Hayatımı kül etmeye hazır bir vaziyette,
Odamın kapısını sessizce kilitlemişti.
Ruhum kapıdan geçemiyordu.
Çığlıklar doldururdu o boş koridorları.
Ay ışığı terk etmişti puslu camlarımı.
Savaş enkazı ve eksik bir hikaye kaldı geriye.
Mutluluğum kurbanı olmuştu acılarımın.
Cansız bir bedene benzercesine,
Sallanıyordu kolları boşlukta.
Gözleri açık bir durumda,
Yüzünde ufak bir tebessümle,
Veda etmişti içimdeki bana.
Ne o geceden sonra,
Ne de o savaştan sonra,
Yaşayabilirdim zamanı.
Yürek burkan dizelerim,
Geceye küfür edercesine,
Yazılmıştı o cesedin üzerine.
Saygıda kusur etmeyen,
Güzelim karanlığım,
Benim o odada ölmemi istiyordu.
Lanetlenmişti yalnızlığım.
Güneş doğdu sonra.
Devam ettim anlamdan yoksun,
Düşünülmeden geçirilen hayatıma.