30 Haziran 2018 Cumartesi

Yarar


Gecenin arasından kendini gösteren renkler,
Umursamaz bir adamın delirmesine neden olmuş.
Gündoğumuna dek uzanan kırık kaldırımlarda,
Ellerimden kaçıp giden düşünceler,
Beni hiçbir zaman sevmediler.
Havanın huzurunu bozan iki boğuk ses,
İnsanlara çarparak yankılanıyor.
Nereye gittiğimi bilmeden,
Yürüyordum eski bir dostumla,
Bu gün yüzü görmemiş soğuklukla,
Dolduruyordum içimi.
Gölgeler birbirini terk ederken,
Maskemi bir çantaya koydum.
Saatteki akrebin önemi kalmamıştı.
Saatler değil günler değiştiriyordu ruhumu.
Kökleşmiş anılar gibi,
İnatçı bir düşünce sardı etrafımı.
''Yaşamak neye bedeldi ?''
''Her şeye!'' dedi biri fazla basit bir cevaptı bu.
Tekrardan yorgun bir kafayla,
Önlerine sunuyordum bu cevabı meçhul soruları.
Sabaha yetişmek için hızlı davranan Ay,
Bu puslu yollarda bana bir oyun oynuyor.
Yaralı bir halde geçip gittim.
Sahtekarla işim olamazdı.
Yol boyunca gördüğüm ucu sivri korkuluklar,
Böyle saatlerde evsizlerin katili oluyor.
Bunun sonucuna ise hırsızlık deniyor.
Sizin değerli sandığınız eşyalarda yoktur gözüm,
Ben mülkünüzü değil zamanınızı çalmak isterim.
Bulutlar ağlamamak için kendini zor tutmuş.
Bunu yerdeki iki su birikintisine baktığımda anladım.
Geçmiş bir ip gibi dizildiği vakit,
Beynimde yıldırımlar çakardı.
Ta ki bir tanesi ipi yakana dek,
Bir boşluğa yuvarlanmış hayatım.
Nerede engebeli bir yol varsa,
Kendisini oraya atmış.
Çünkü o bu şekilde öğrenmiş.



6 Haziran 2018 Çarşamba

Korsan


Gölgelerimin ışıktan kaçtığı bir gecede savrulurken,
Gözlerimi alan bir yansımaya tutulmuş bedenim.
Biraz dalgalı lakin huzurlu bir kenarda,
Ellerime çiviler çakan bir kadın vardı karşımda,
Kirli düşüncelerin tutsaklığını betimleyen.
O sessiz ve çaresiz kum taneleri,
Gözlerimi yokluğa yumduğum her vakit,
Beni geleceğimden alıkoyuyorlardı.
Bunu reddederek taş atmıştım denizime.
Gönül yolculuklarından harabe olmuş gemilerim.
Karanlık beni vurduğu zaman,
Yelkenlerini indirirlerdi bir hüzünle.
Dalgalar cesedimi çiğnerlerdi.
Balıklar beni gömerledi o soğuk zeminin altına.
Gökyüzünden aşağıya ağlayan bulutlar,
Bana kızdıkları an anlamıştım yalnızlığımı.
Zihnimde hayat bulan sevdalar,
Geçmişin derinliklerinde boğulmuşlardı.
Tavan aralarından yere damlayan kanlar,
Ellerimden tutarlardı beni.
Anılarım bir çizik atmıştı sahil kenarına.
Dalgaların kapatamadığı türden bir çizikti bu.
Korsanlar geçerlerdi cesedimin üstünden,
Hayal korsanları denirdi onlara ne olduğu bilinmeden.
Fırtına alıp götürürdü cesedimi,
Bir oraya bir buraya,
Ta ki bir güzel beni yakana dek.

1 Haziran 2018 Cuma

Bilinmez


Kimin ne yaptığı bilinmeyen saatlerde,
Haşin dalgalarda gözyaşı döken bir melek,
Tanrıya ölümünün nasıl olacağını soruyor.
Uzaktan göz kırpan ışıklar,
Müziğin duygusuyla beni yakıyorlar.
Kül olana dek sürecek bir şarkı,
Sözlerini bedenimden çıkarıyor.
Parça parça merhametsizce...
Havayı bir belirsizlik kaplamıştı.
Güneşin hangi acıdan pencereme vuracağı bilinmezken,
Acılarım tepe diyarlara ağlıyor.
Bu bir hikaye değildi,
Bu bir intihar notuydu.
Bunu düşünmeden yakmıştı son sigarasını yaşlı adam.
Külleri düşüncelerim gibi ortalığa savrulurken,
Zaman rüzgarından dolayı,
Teker teker kayboluyorlardı ufuktan.
Canımı yakmıştı gözlerim,
Odamdaki puslu aynaya baktığımdan.
Ufak bir ömür dalgalandı sonsuz göklerde.
Değerini yitirmiş bir aşk misali...
Soğuk satırlara kazınırdı gençliğim.
"Ben yaşamadım." dedi yaşlı adam,
Son dumanlarını yeryüzüne saçarken.
Çiçek demetleri gibi toplanmıştı acılarım,
Hangi güzelin onu satın alacağını düşünerek.
Gece girdi araya,
Uykuma zeval oldu.
Yıldızlar sevişirdi ben onları izlerken,
Yüreğim kapardı gözlerimi,
Daha fazla eksilmeyeyim diye.
Yalnız olan kum taneleri,
Böyle havalarda kanattı gözlerimi.
Tekrardan hissetmemek adına.
Kanlı kiremitlerle ördüğüm duvar,
Bu çaresiz anlarda geldi üstüme.
Zihnimin içine yuva edinmiş kendisine,
Bu alaycı yalnızlığım,
Bir kez daha sevmemek adına.