10 Mayıs 2018 Perşembe

Su


Ağlayan bir çığlığın sesi,
Kumlu yollarda yankılanıyor.
Öfkenin bir savunma biçimi olduğu,
Geçmişin ise ölüm getirici oluşu,
Anlatılmaz bir fırtınayı çağırıyor.
Etrafımızda yanmakta olan,
Saçlarımızdan yere dökülen ateş,
Bizi bu yere hapsediyor.
Karanlık bir gözün içimizdeki ışığı arayışı,
Sonu olmayan bir hikayeyi baştan yazıyor.
Acının aydınlığı aşkın eksikliği,
Bu meçhul bedene bir anlam ifade edemeyecek kadar,
Çürümüş bir vaziyette.
Eksik kalan cümleler,
Ağlamaya hazır olan yüzler,
Dikenli bir kelepçe gibi,
Canımı yakıyor her gece.
Ellerindeki yaralar bir anıyı,
Hafızamdan silinen düşünceler bir mezarı,
Anlatıyorlar kucakladığım kum tanelerine.
Müziğin tırnaklarımızı kemirdiği,
Bu yıldızlı yerde,
Tekrardan bir zindan inşa ediyor.
Zincirlerin boynumu ip gibi sarışı,
Yeniden bir şans yaratıyor.
Bir kez daha ağlayabilmek adına.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder