10 Mayıs 2018 Perşembe

Hayalet


Her sabah gün doğmadan kafamın içinde öten kargalar,
Gözleri yaşlı bir şekilde bu diyardan uçuyorlar.
Göğün ortasına yerleşmiş büyük bir bulut.
Dikenlerini üşüyen toprağa her fırlatışında,
Yüreğimi bir acı kaplıyor.
Alışamadığım bu kayıp teknenin içinde,
Fırtınaya yakalanmış sağa sola savruluyor emeklerim.
Denizin öfkelenmeyi,
İnsanlarin gülmeyi bıraktığı bu zamanda,
Ruhumun boynu bükük.
Yüklerim ise çok büyük.
Bir odanın karanlık tarafında,
Bir ses yankılanıyor duvarlardan.
Mezarlığımı ziyaret eden yalanlar,
Kara toprağın üstünden her geçişlerinde,
Biraz daha ağladılar.
Bu kasvetli ormanın içlerinde,
Ellerimi birbirlerine sıkıca bağlamış olan duygularım,
Denizin derinliklerine atılmış sinsi bir katil tarafından.
Bir melek inmiş yukarıdan,
Ellerimdeki yaraları öpmek adına.
İki büyük beyaz direğin arasında,
Bana tutunmaya çalışan bir mazlum.
Altında ise dipsiz bir çukur.
Herkesin ağzında bir hikaye dönmeye başlar.
"Zamanın birinde şurada bir adam varmış.) derler.
Şimşeklerin kara bulutlarla dans ettiği bir gecede,
Günışığı yüzünü göstermeye başladığı saatte,
Hayaletler kaybolmaya başlar.
Oradaki adamı kurtarmam için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder