Zaman devam ettiği ve ölüm var olduğu sürece yazacağım. Bu süreç içerisinde geçmiş ve geleceğin etkileri bu satırlara kazınacak. Eğer ben yazıyorsam dizelerimde ruhumdan da bir parça vardır.
10 Mayıs 2018 Perşembe
Biz
Aydınlık iki yolun kenarında sallanan ağaçlar,
Etrafa saçılmaktan başka bir şey yapmayan dumandan,
Bir öpücük çalıyordum günün ortasında.
Masanın uzak köşelerinde birbirine değen ufak bakışlar,
Sıcağın aklımızı erittiği kaçışların arasında,
Ne yapacağını bilmeyen bir adam,
Sırtını dayadığı beyaz duvarları kirletecekken,
Biz hazine çıktı ortaya adı aşk koyuldu.
Hangi vicdanı nasıl saracağı bilinmezken,
Bir bedeni sarabilen kolları,
Neyi arzu eder bilinmez.
Damarlarımızda akan kirli düşünceler,
Saçılıyordu kanayan bir geçmişin ardından.
Ufukta parçalanan dağlardan akan bir miktar sevgi,
Geçtiği her sokağı yeniden yaratıyor.
Kaldırım taşlarının huzurunu bozan gözyaşları,
Bir bıçak misali karnıma saklanıyor biri tarafından.
Hasretin bir bağlılık olduğu zannedilen güneşin ateşinde,
Tırnaklarım vücudumu kanatıyor.
Düşüncelerimin etrafa saçılması için.
Kendisini zincirleyen bir yara bandı,
Bağlarından kopamıyor.
Yüceliğin doruklarında hayatı reddeden bir şarhos,
Başını her bir köşeye çarpıyorken,
Uzaktan bir iki çığlık duyuldu.
Geleceği değiştirmenin verdiği zorlukta,
Kaybolan aşkımız için biz bir bedeni yaktık.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder