7 Nisan 2018 Cumartesi

Çarmıh


Mavi ufukların oluşturduğu yatay çizgiyi,
Ağır ağır anlatan sakin dalgalar,
Kum tanelerine eşlik eden birkaç insanla birlikte,
Ruhumun bağlarını koparmaya çalışıyorlar.
Günün ortasına dikilmiş çarmıhta,
Ölüme mahkum bir mahluk,
Çaresizce ellerini kurtarmaya çalışıyor kederden.
Bedeninde oluşmuş çivi yaraları,
Kanayan yaralarını ayakta tutuyor.
Başını göğe doğru uzatan adam,
Titreyerek ağlayan bedenini susturamıyor.
Kendi elleriyle sökmüş kalbini.
Ölüme muhtaç yokluğun kıyısında,
Hayata tutunmaya çalışan çelimsiz bir ruh,
Boş olan bir çukura sığınıyor.
Etrafımda bulunan cehennem melekleri,
Son bir kapıyı daha açıyor,
Nihai sonsuzluğa ulaşabilmek adına.
Fırtına yüzünden harap olmuş limanlar,
Öfke ateşiyle yanıp tutuşuyorlar çaresizce.
Anıların azap yaşattığı o çarmıhtan,
Kurtulmayı arzulayan ve çığlıklar atan o adam,
Yıllar önce teslim edilmişti yoka.
Bu gerçeği reddeden bedeni ise,
Bu hatanın bedelini ödüyor her gece.
Ay her göğe yükseldiği vakit,
Karanlık mutlak kaderi oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder