1 Nisan 2018 Pazar

Bardak


Ağır ağır dökülen içkinin bardağa çarptığı an.
Dudaklarının arasından dökülmeyi arzulayan birkaç kelime.
Kaçamak adımlarla koparılmış kayaya çarpan dalgalar.
Ve bu engin denizin içinde kaybolan benden bir parça.
İki duman arasında eksiliyor sevincim.
Bir merakla bana doğru gelen bir iki nida,
Kırmızı bir paçavranın kahramanı oluyor.
Demir korkulukların canımızı acıttıklarının gerçekliği,
Yaşantımıza küfür ederek kayboluyor.
Yokluğun aydınlık tarafına doğru.
Uzak diyarların bir ok gibi zihnimizi delip geçmesini sağlayan,
Kararmış bir çubuğun anlatmayı arzuladığı bir hikaye,
Farkında olmadan yaşantımızı anlatır olmuş.
Terk edilmiş bir evin huzurunu bozan çığlıklar,
Kederli ağlayan göğün altında gömülmüşler hafıza sarayımda.
İki köşesiz camın sağladığı sanat,
Ağlayan bir adamın portresini lekeler olmuş.
Oynadığı kumarın açacağı durumları inkar eden bir adam,
Bir yalana tutunarak devam ediyor hayatına.
Kaçınılmaz hüznün sahil kenarlarında,
Dağların bir hapishane olduğunu düşünmeden,
Kendisinden vazgeçiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder